48 saatte

Birinci Gün

Kars’taki ilk günümüzü Kars’ın şehir merkezinde geçirebiliriz. Zira şehir merkezinde ziyaret etmemiz gereken birçok yer, görmemiz gereken birçok şey var!

Kaleiçi Mahallesi’ndeki Eski Osmanlı yerleşimini görerek güne başlayabiliriz. Ardından Kars’ın Çarlık Rusya hâkimiyetinde olduğu dönemde, ızgara plana sahip Ortakapı, Cumhuriyet ve Yusufpaşa mahallelerini görelim.

Öğle yemeğinde eşsiz bir kaz eti yedikten sonra Kars’ı keşfetmeye kentin batısına yerleşen Arkeolojik Müze’den devam edebiliriz. Müzede Paleolitik Dönem, Erken Tunç Dönemi, Urartu, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı’dan kalan eserleri görebilirsiniz.

Kars Kalesi’nde, bir mola vermeye ve sıcak bir çay eşliğinde Kars’ı izlemeye ne dersiniz? Moladan sonraki durağımız, Kars Kalesi'nin güneyinde, 10. yüzyılda bir Ermeni kilisesi olarak inşa edilmiş, 11. yüzyılda camiye çevrilmiş olan Kümbet Cami’si! İlk günün son durağı ise 19. yüzyıl sonunda, dönemin Rus Çarı 2. Nikola tarafından Baltık mimarisi tarzında inşa ettirilen Katerina Av Köşkü olabilir!

İkinci Gün

Kars’taki ikinci günün bir kısmını Ani Ören Yeri’nde geçirmeliyiz. Zira Kars’a gelip de Ani Ören Yeri’ni ve o eşsiz harabeleri görmeden ayrılmak olmaz! Kars’ın şehir merkezinden bir saatlik bir yolculuk ile Ermenistan sınırındaki Ani’ye varmak mümkün.

Ani Ören Yeri’ni keşfetmek ve oradaki birbirinden değerli eserleri görmek birkaç saatinizi alabilir. Ardından, öğle yemeği için Çıldır Gölü, en iyi seçenek gibi duruyor!

Çıldır Gölü en iyi seçenek gibi duruyor, zira kışları buz tutan, üzerine yürüme imkanı veren bu göl, aynı zamanda çok lezzetli Sarı Balık’lara ev sahipliği yapıyor. Kars’ın kaşar peyniri ve kaz eti gibi eşsiz bir lezzete sahip bu Sarı Balık’lar, Kars’a geldiğimizde tatmamız gereken lezzetlerden!

Günün sonuna doğru ise Kars’a geri dönüş yapmak gerekiyor. Akşam, yine Kars’a özgü, başka bir yerde denk gelemeyeceğiniz bir aktiviteye katılabilirsiniz: Aşık dinletisi.